2024’ü “sağlıklı yıllar” dilekleriyle karşılayacağız ama Antep fıstığı başta olmak üzere bazı kuruyemişlerde tarım zehiri saptanması canımızı sıkıyor. Çin’den hayvan yemi diye ithal edilen kestaneler de cabası!
Meğer yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi kuruyemişi de zehirlemişler. Tarım zehirlerinin kuruyemişlerde de bu denli yüksek oranda bulunmaları oldukça çarpıcı.
Gaziantep ve Şanlıurfa’da yetiştirilen Antep fıstığına yönelik çalışmadan bahsediyorum. Harran Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nün yüksek lisans tez çalışması, bölgedeki Antep fıstığı yetiştiriciliğinin gıda güvenliği açısından oldukça sorunlu işlediğini ortaya koyuyor. Sonuçlara bakınca insan âdeta, “zehir çıtlıyormuşuz” diyor.
Zira çalışma kapsamında analiz edilen taze ve kurutulmuş Antep fıstığı örneklerinin yüzde 90’ında tolere edilebilir limitin üzerinde tarım zehiri kalıntısı saptanmış. Kavrulan örneklerde zehir oranı bir miktar azalsa da, iç Antep fıstığı örneklerinin yüzde 50’sinin riskli seviyede tarım zehiri içerdiğini görüyoruz. Çalışmanın sonuç bölümünde, kavrulma ve kabuktan ayrılma işlemi esnasında bazı pestisitlerin önemli oranda iç fıstıktan uzaklaştığına vurgu yapılmış. Ancak bununla beraber, fenthion ve spirotetramat kalıntılarının fıstık içlerinde yüksek oranda kaldığına dikkat çekilmiş. Sonuç değerlendirmesi de tehlikeyi net bir şekilde ortaya koyuyor zaten: “Taze ve kurutulmuş Antep fıstığı numunelerin oldukça yüksek bir kısmının limitlerin üzerinde kalıntı içerdiği görülmüştür. Bu durum tüketiciler açısından potansiyel sağlık riskini azaltmak için bazı önlemlerin alınması gerekiyor.”
Kuruyemişlere dair yapılan bir çalışmada her 4 kuruyemişten 1’inde pestisit kalıntısı saptandı.
Yasaklı pestisitli çekirdek
Diğer yandan kuruyemişlere dair daha geniş perspektifle yapılan bir başka çalışmada ise her 4 kuruyemişten 1’inde pestisit kalıntısı saptandığını görüyoruz. Kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, ceviz, Antep fıstığı, fındık, badem, yer fıstığı, hurma, ayçiçeği çekirdeği, kabak çekirdeği, beyaz nohut ve sarı nohudun incelendiği çalışmada, 4 Antep fıstığı örneğinde tespit edilen tarım zehiri düzeyi, sınır değerin üzerine çıkmış. 9 kabak çekirdeği örneğinde ise yasaklı pestisitler listesinde yer alan “trifluralin” tespit edilmiş. Çalışmada, analiz edilen örneklerde saptanan klorpirifos, sipermetrin ve klorpirifos-metil pestisitlerinin çocuklar ve yetişkinler için akut ve kronik risk oluşturduğu belirtilmiş.
Çin’den gelen kestane
Tam yılbaşı öncesi, yılbaşı tariflerinde sıklıkla kullanılan kestanede de ağzımızın tadını kaçırdılar. Piyasaya sürülen Çin kestaneleri, ciddi risk unsuru olarak karşımızda. Hayvan yemi olarak ithal edildiği için ucuza satılan iri taneli Çin kestanelerini, diğerlerinden ayırt edebilmek de oldukça güç. Ve bu kestaneler, mide tahrişine neden olan bir toksin içeriyor. Özellikle çocukların bu tür kestaneleri tükettikten sonra ciddi mide tahrişi ve kas seğirmesi gibi yakınmalar yaşadığına dair raporlar var. Aslında bu kestanelere ihtiyaç da yok. Kestane üretiminde dünya dördüncüsüyüz ve AB’den coğrafi tescil alan Aydın kestanesine sahibiz. Ama haksız kazanç sağlamak isteyen bir grup yüzünden sürekli gıda güvenliğine dair diken üzerindeyiz. Umarım yeni yılda bu tip tehlikeleri önleme adına etkili adımlar atılır ve zengin gıda çeşitliliğimizin doya doya tadına varırız. İşte o zaman “sağlıklı yıllar” dileklerimiz de gerçeğe dönüşür. Sağlıklı, zehirsiz sofralar dileğiyle hepimize iyi yıllar!